8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ BİLDİRİSİ

07 Mart 2020 / cetad.org.tr

8 Mart Dünya Kadınlar Günü; tüm engellere rağmen insanlık tarihindeki ilerlemede olağanüstü rol oynayan ancak sıklıkla görmezden gelinen ‘sıradan’ kadınların cesaret ve kararlılık eylemlerini kutlamanın zamanıdır. Birleşmiş Milletler, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün bu seneki temasını “Beşikten Mezara Eşitlik: Kadın Haklarını Gerçekleştirmek” olarak belirledi. 2020 senesinde, kadınların ve kız çocuklarının güçlenebilmesi için ilerici bir yol haritası olan Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planının 25. yıldönümünü ve BM Kadın Örgütü’nün kuruluşunun 10. yıldönümünü kutluyoruz. ‘Beşikten Mezara Eşitlik’ kampanyası bu yıldönümleri aracılığıyla, bazı ilerlemeler olsa da, dünyadaki kadınların ve kız çocuklarının çoğunluğu için gerçek değişimin acı verici derecede yavaş olduğunun altını çizmektedir. Bugün, tek bir ülke bile toplumsal cinsiyet eşitliğini sağladığını iddia edememektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önündeki, hukuki ve kültürel birçok engel değişmeden kalmaktadır. Kadınlar ve kız çocukları değersiz bir konumda tutulmaya devam edilmekte; daha çok çalışıp, daha az kazanmakta ve daha az seçim şansına sahip olarak evde ve kamusal alanlarda birden çok şiddet türüne maruz kalmaktadır. Ülkemizde ve dünyada, mücadelelerle kazanılan kadın haklarına yönelik ne yazık ki önemli bir gerileme tehdidi mevcuttur. 2019 yılında 170 ülkeden 10 bin kişi Nairobi Zirvesi’nde buluşarak, 2030 yılına dek her ülkenin ulaşması gereken üç hedeften birini cinsiyet temelli şiddetin sıfıra indirilmesi olarak belirledi.  ‘Beşikten Mezara Eşitlik’ kampanyası, cinsiyet, yaş, etnik köken, ırk, din ve ülkeden insanları ayırt etmeksizin bir araya getirerek, hepimizin hak ettiği cinsiyet eşitliğine sahip dünyayı yaratacak eylemleri harekete geçirmeyi hedeflemektedir.

 

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, her yerde görülen ve en yerleşik eşitsizlik türlerinden biridir, dünyanın yarısını etkilemesi nedeniyle, insani gelişmenin önündeki en büyük engellerden biridir. Kadınlar eğitim hakkından erkeklerle eşit düzeyde yararlanamamakta, işgücü ve ekonomik alana da eşit düzeyde katılamamaktadır. Kadınlar, çalışma yaşamlarında daha alt sosyoekonomik düzeylerde daha az gelirle çalışmakta ve kendi hayatlarıyla ilgili kontrol duygusunu yaşayamamaktadır. Çalışma yaşamındaki tüm bu eşitsizliklerin sonucu olarak dünyada yoksulluk içinde yaşayan insanların %70’ini kadınlar oluşturmaktadır (1). Çalışma saatlerinin fazla oluşu, eşit işe eşit ücret almama, ücretsiz ev içi emeği, eğitim ve istihdam olanaklarından eşit yararlanmama, mülkiyetin erkeklerin elinde birikmesi gibi nedenlerle kadınlar yoksullaşmakta ve güçsüz kılınmaktadır. Yoksulluğun bu konumlanışına dikkat çekmek için 1995’te Pekin’de düzenlenen Dünya Kadın Konferansı Eylem planında ‘yoksulluğun kadınlaşması’ terimi kullanılmıştır. Kadınlar ekonomik, kültürel, siyasal ve yasal anlamda ikinci plana itildikleri için erkeklerin erişebildiği fırsatlara erişememekte, kadınların erkeklerden fiziksel ve zihinsel anlamda daha yetersiz olduğuna ilişkin önyargıyla sürekli baskıya uğramaktadır. Toplum içinde daha az sosyal destek almaları ama aynı zamanda daha fazla destek vermeleri duygusal sıkıntıdan daha fazla etkilenmelerine neden olmaktadır (2). Geleneksel aile yapısında, evlilikle özgürleşmeyi bekleyen kadın; ev içinde geleneksel rollere hapsedilmekte, kendi bedeni ve geleceği üzerine karar vermesi kısıtlanabilmektedir. Kadınlar, erkeklere kıyasla evde üç kattan daha fazla ücretsiz bakım işi yapmaktadırlar.

Günümüzde savaş ve çatışmalarda ölenlerin çoğu siviller, en çok da kadınlar ve çocuklardır. Mültecilerin büyük çoğunluğunu yine kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Savaş ve çatışma ortamında hukukun askıya alınması ve caydırıcı sosyal mekanizmaların ortadan kalkması ile suç davranışları artmakta, savaş sırasında kadınlar yüksek oranlarda cinsel şiddete maruz kalmakta ve bu şiddet hali güvenli olduğu düşünülerek tercih edilen mülteci kamplarında da devam etmektedir. Savaş ve göçe zorlanma kadınlara; ölüm, yaralanma, yakınlarını kaybetme, ekonomik sorunlar, eğitim ve sağlık hakkına erişememe, dil sorunları, değişen toplumsal roller, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalma gibi birçok zorluğu yaşatmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği savaş koşullarında artmaktadır.

Yaşanılan tüm bu eşitsizliklerin kadın ruh sağlığına olumsuz etkilerinin olması kaçınılmazdır. Kadınlar depresyon, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozuklukları, somatoform bozukluklar gibi ruhsal rahatsızlıkları daha fazla yaşamaktadırlar. Toplum içerisinde aldıkları sosyal desteğin azlığı, yaşadıkları rahatsızlıkların etkisini ve süresini olumsuz etkilemektedir. Depresyon kadınlarda daha fazla kronikleşmekte ve kadın olmak yinelemenin öngörücüsü olarak görülmektedir. Kadınlarda eş tanı oranı yüksektir, eş tanı oranı daha fazla yeti yitimine, belirti şiddetinin daha fazla olmasına neden olmaktadır (3). Ruhsal sağlık; kendini güvende hissetme, kendilik değeri ve özerklik duygularıyla yakından ilişkilidir ve Dünya Sağlık Örgütü, kadınlarda ruhsal hastalıkların daha fazla görülmesini biyolojik temelli bir yatkınlıktan çok, stres ve risk etkenlerine daha fazla maruz kalması ile ilişkilendirmektedir (3).

 

2019 Dünya Ekonomik Forumu raporunda, dünya ülkelerinin cinsiyet eşitliğine göre sıralandığı listede, Türkiye, 153 ülkeden 130. sırada yer almaktadır. Forumda cinsiyet eşitsizliğinin sona erdirilmesi konusunda çok az ilerleme kaydedildiği vurgulanmış ve kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için en az 100 yıl, eşit ücrete sahip olması için ise 257 yıl geçmesi gerektiğinin altı çizilmiştir. 2019 itibariyle dünyada parlamenterlerin yüzde 25'inden azı kadınlardan oluşmakta, üç kadından biri hala cinsiyete dayalı şiddet yaşamaktadır. 200 milyon kadın genital mutilasyon/kesmeye maruz kalmış durumdadır. 2019 yılında ülkemizde en az 328 kadın cinayeti işlenmiştir (4).

 Değişim sadece büyük yasal zaferler ve uluslararası anlaşmalarla ilgili değildir. Küçük eylemlerin de değişime büyük katkıları olabilir. Her gün konuşma, düşünme ve hareket etme şeklimiz, herkese fayda sağlayan bir dalgalanma etkisi yaratabilir. Yakın zamanda bu dalgalanmaları toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için oluşan #MeToo ve #NiUnaMenos hareketleriyle deneyimledik. 2019’da Şili’de başlayıp tüm dünyaya yayılan #LasTesis eylemleriyle kadın cinayetlerini, cinsel şiddeti protesto etmek için acının ve öfkenin; dansa ve “Suç bende değil, her neredeysem, ne giydiysem, suç bende değil!” haykırışlarına dönüşerek, nasıl büyük bir dalgalanma sağladığını gördük. Bu dalgalanmalarla kadınların kazanılmış haklarına göz diken pek çok politik tutumla mücadele etmek için umutla dolduk.

Bizler ruh sağlığı çalışanları olarak kadınlara dayatılan “mutlak ötekilik”le mücadele ederek ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, kadının adının ve kimliğinin görünür olduğu bir barış ortamının sağlanmasıyla kadınların dolayısıyla toplumun ruhsal olarak sağlıklı olabileceğini  düşünüyoruz.  Pekin Bildirgesi ve Eylem Platformu'nun kabul edilmesinin yirmi beşinci yılında, ilerleme durumunu gözden geçirmenin ve cesur, belirleyici eylemlerle, kalan boşlukları kapatmanın zamanının geldiğini düşünüyoruz. Birlikte, toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti sona erdirmek için harekete geçmek istiyoruz ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik tüm girişimlere bilimsel destek sağlama arzumuzu bir kez daha yineliyoruz

Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

 

1.Moghadam, VM.(2005). The ‘Feminizationof Poverty’ andWomen’s Human RightsGenderEqualityand Development SectionDivision of Human RightsSocialand Human SciencesSector UNESCO. Erişim adresi: http://www.cpahq.org/cpahq/cpadocs/Feminization_of_Poverty.pdf

2.Schwarzer, R.,Gutierrez-Done, B.(2005). Morespousalsupportfor men thanforwomen:A comparison of sourcesandtypes of roles. SexRoles, 52:523-532.

3.WorldHealthOrganisationWHO.(2002).Departmentofmentalhealthandsubstancedependendce.Genderdisparities in mentalhealth. Department of mentalhealthandsubstancedependendce. Genderdisparities in mentalhealth. Erişim adresi:http://www.who.int/mental_health/media/en/242.pdf

4. http://bianet.org/bianet/erkek-siddeti/219203-erkekler-2019-da-en-az-328-kadini-oldurdu


TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ KADIN RUH SAĞLIĞI ÇALIŞMA BİRİMİ

CİNSEL EĞİTİM TEDAVİ VE ARAŞTIRMA DERNEĞİ