Neye cinsel şiddet denir? Cinsel şiddet kişinin kendi rızası dışında herhangi bir cinsel eyleme maruz kalması ya da buna kalkışılmasıdır. Sadece sözel ya da mimik ve jestler aracılığıyla olabileceği gibi doğrudan (dokunmadan cinsel birlikteliğe varan) fiziksel etkileşimin de olduğu durumları kapsar. Yani akla sadece tecavüz gelmemelidir. Şiddetin derecesi değişkenlik gösterse de olumsuz etkileri görmezden gelinemez. Cinsel şiddet tamamen yabancı kişiler tarafından uygulanabildiği gibi aile veya yakın çevreden biri, iş yerinden biri, randevulaşılmış biri, sevgili ve hatta eş tarafından da uygulanabilir. Kişinin rızası dışında geçekleşen ya da kalkışılan cinsel eylemler aşk, ihtiras, tutku ifadesi olarak değil hükmetme, kötü davranma, aşağılama içeren bir saldırganlık olarak anlaşılmalıdır. Yinelenmesinin önüne geçilebilmesi için yardım alınması gereklidir.
Cinsel şiddet kadınlara daha sık uygulanıyorsa da, erkekler de mağdur olabilmektedir. Çocukluk döneminde cinsel istismarın sanılandan çok daha yaygın olduğu çalışmalarla gösterilmektedir. Mağdurların önemli bir kısmı başvuruda bulunmadığı için cinsel şiddet sıklığının bilinenin de üzerinde olduğu düşünülmektedir. Bildirimde bulunmamanın en önemli sebeplerinden biri durumun bir şiddet, saldırı olarak anlaşılmaması, diğeri de mağdurun kendine pay çıkarmasıdır. Herkes cinsel şiddete maruz kalabilir ve hiç bir zaman cinsel şiddet mağdurun suçu değildir. Kim olduğunuz, ne iş yaptığınız, günün hangi saatinde, nerede olduğunuz, ne giyinip nasıl davrandığınızın bir önemi yoktur; hiçbir durum mağdurun kendini suçlamasını gerektirmez. Şiddetin sorumlusu uygulayan kişidir ve bu durumda saldırganlık cinsel yolla ifade edilmektedir. Cinsel şiddetin etkileri nelerdir? Şiddetin ağırlığına, yinelemesine, maruz kalan kişinin gelişimsel özelliklerine, sosyal destek sistemlerinin niteliğine göre farklı şekillerde etkileri olabilir. Doğrudan olayla ilgili bedensel etkilerinin ötesinde, cinsel şiddet mağdurun yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Mutlaka bir ruhsal bozukluk boyutun varmasa da, kısa ya da uzun süreli ruhsal hasar sık görülmektedir. Mağdurda gerginlik, aşırı tedirginlik, kolay irkilme, uykusuzluk, tekrarlayan kabuslar, kendine ve dünyaya güven kaybı, içe kapanma, çökkünlük, utanç, suçluluk, intihar ve ölüm düşünceleri, kendine zarar verme, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Cinsel saldırı sonrası en sık görülen ruhsal bozukluklar travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, kaygı bozukluğu, bedensel kaynağı bulunamayan dirençli ağrılar, bayılmalar, alkol ve madde kullanımıyla ilgili bozukluklardır. Bedensel etkiler ağrı, yaralanma gibi kısa sürede beliren şekillerde olabileceği gibi, birçok şiddet uygulaması cinsel yolla bulaşan hastalık riski de taşımaktadır. Cinsel şiddete maruz kalma halinde sağlık kuruluşlarına başvuru ruhsal ve bedensel etkilerin önüne geçilebilmesi ve sağaltımı için kritik öneme sahiptir.
Cinsel şiddete maruz kalınca ne yapılmalıdır? Cinsel şiddete ilişkin izler genellikle geçicidir, uygulayan kişinin kimliğinin tespit edilmesi, ileride hukuki süreç başlatılacaksa gerekli yasal kanıtlara sahip olunması için bu izlerin belgelenmesi önemlidir. Bu izlerin saklanması için tedbir alınması hukuki işlem başlatılacağı anlamına gelmez, mağdur bunu daha sonra da değerlendirirebilir, ancak iz ve ipuçları daha sonra toplanamaz. Bu açıdan cinsel saldırı durumunda yıkanmayın, diş fırçalamayın, ağzınızı çalkalamayın, tuvalet ihtiyacını mümkünse muayene sonrasına erteleyin, saçınızı taramayın, kıyafetlerinizi değiştirmeyin.
Cinsel şiddet mağduru nereye başvurmalıdır? Kısa ve uzun vadeli ruhsal ve bedensel destek ve tedavi hizmetlerinin düzenlenebilmesi, gerekli hukuk işlemlerinin başlatılması için resmi kurumların yanı sıra bu alanda çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarına da başvurulabilir. Başvurulan kuruluş gerekli yönlendirmeleri yasal gereklilikler ve bireyin koşul ve talepleri doğrultusunda yapacaktır. Şiddeti uygulayanın elindeki en büyük güç, mağdurun şikayetçi olmaktan çekineceğine inancıdır. Şiddet mağdurunun gerekli işlemleri başlatması durumun yinelemesinin önlenmesi için en önemli tedbirdir.
Başlıca başvurulabilecek yerler; devlet hastaneleri ve diğer sağlık kuruluşları, ruh sağlığı ve travma merkezleri, polis/jandarma karakolları, savcılıklar, sosyal hizmetler il ve ilçe müdürlükleri, il baroları, kadın merkezleri ve sığınma evleridir. Karakol veya savcılığa doğrudan dilekçe ile başvurulabileceği gibi, yardım istenen sağlık kuruluşunca muayene sonuçlarıyla yasal bildirim yapılması da istenebilir. Eğer hukuki süreç başlatmakla ilgili kararlı değilseniz, başvurduğunuz sağlık kuruluşunda bulguların belgelenmesini istediğinizi, bildirim için daha sonra karar vereceğinizi açıkça belirtebilirsiniz.