deneme
Yapılan çalışmalarda, kadınların %30-60'ının yaşamları boyunca en az bir kez cinsel sorun yaşadığı tespit edilmiştir. Kadınlarda daha çok cinsel istek ve uyarılma sorunu yaşandığı düşünülmektedir. Batılı ülkelerde kadınlar daha çok uyarılma, istek sorunları için yardım aramakta iken ülkemizde kadınların en sık cinsel sorun başvuru nedeni vajinismustur.
Cinsel sorunların ortaya çıkmasında ve devam etmesinde pek çok etkenin varlığından söz edilebilir. Bu etkenlerin biyolojik ve psikolojik olarak ayrıldığı görülmüştür. Bu ayrım, tanımlama amacıyla yapılsa da gerçekte çok net sınırlar çizilememektedir. Biyolojik nedenlere bağlı gelişen cinsel problemlerin aynı zamanda psikolojik nedenleri de olabildiği saptanmış olup bu durumun tam tersi de geçerlidir.
Bütün bu karışıklıklar nedeniyle cinsel işlevlerin ve sorunların değerlendirilmesi multidisipliner olmak zorundadır. Pek çok psikiyatrik problemde olduğu gibi biyo-psiko-sosyal bir modelden bahsedilebilir.
Biyolojik nedenler: Bedensel hastalıklar, sürekli ilaç kullanımı, kadında hormonal değişikliklere neden olan doğal evreler (gebelik, menopoz vb), depresyon gibi sadece kişinin kendi sağlığı ile ilgili nedenler sayılabilir.
Psikolojik nedenler: Cinsel şiddete maruz kalma, edilgenlik, kendi taleplerini ve kimliğini ifade etmede zorluklar, cinsel eşe karşı ilgi kaybı, cinsel eşle ilgili sorunlar gibi durumlar sebep olabilir .
Sosyal nedenler: Cinsel bilgilendirmeden uzak, aşırı koruyucu kollayıcı, cinsellikle ilgili her şeyin hayatın dışında tutulduğu, cinselliğin çok büyük ayıp ve günah kabul edildiği ortamlarda yetiştirilme; kadının cinsel kimliğini kabul etmeyen toplumlar, cinsel sorunların ortaya çıkışında oldukça etkilidir. Sosyal nedenler içinde sayılabilecek en önemli sorunlardan biri kadınlarda cinsel eğitimin yetersizliğidir. Kadınların pek çoğu kendi cinselliklerinin farkında değildirler. Cinselliğin nasıl olduğu, nasıl yaşandığı bazen çok ileri yaşlara kadar bilinmemekte, bunun sonucunda kadın kendi cinselliğini ve bedenini tanımamaktadır.